4.15.2013
ANLA
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85′indeyim ve biliyorum…
ÖLÜYORUM…
* Jorge Luis Borges
4.14.2013
Seni Seviyorum' Dedi Mi?
- Seni seviyorum dedi mi sana?
- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Benim sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.
- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin, sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.
- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?
- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara’ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.
- Ee, sonra?
- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum tabi. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet.. Ama faydası olmadı tabi.
- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?
- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.
- Yani abi?
- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.
- İyi de abi, ben onu çok seviyorum.
- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte.
Ali Lidar
- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Benim sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.
- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin, sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.
- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?
- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara’ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.
- Ee, sonra?
- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum tabi. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet.. Ama faydası olmadı tabi.
- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?
- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.
- Yani abi?
- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.
- İyi de abi, ben onu çok seviyorum.
- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte.
Ali Lidar
GEL
Ben sana; "Gel beraber mükemmel bir çift
olalım, hiç ayrılmayalım, herkes bizi
kıskansın." demiyorum ki. Gel diyorum
beraber insanları boşvererek şarkı
söyleyelim diyorum. Dört dörtlük
söyleyelim de demiyorum ki. Bilmediğimiz
yerleri sallarız Allah ne verdiyse. Ben sana
gel beraber yemek yapalım, mükemmel
kekler pişirelim demiyorum ki. Mahvedelim
edelim; yemeği de mutfağı da. Ama
yiyelim yine de biz yaptık diye. Sonra gel
harika bir hayatımız olsun demiyorum ki.
Kavga edelim, ayrılalım. Aşkı
kuvvetlendiren ayrılıklar değil midir zaten?
İşte, olsun. Sıkıcı bir beraberlik olmasın.
Kavga da olsun arada. Beraber kitap
okuyalım, kültürlü iki çift olalım demiyorum
ki ben sana. Gel diyorum, beğendiğimiz
kitapları alalım kültürlü olmak mı? Boşver.
Zevkimize uygun okuyalım. Sadece beraber
okuyalım diyorum. Sonra ben sana
numaradan korku filmi izleyelim böylece
sana sarılabileyim, romantik olur
demiyorum ki. Gel diyorum, ya komik bir
film izleyelim kahkahalarla eğlenelim. Ya da
hüzünlü bir filmle göz yaşlarına boğulalım.
İçimizden nasıl geliyorsa yani. Sonra ben
sana romantik akşam yemekleri yiyelim,
sen bana çiçekler al, öp beni demiyorum ki.
Gel diyorum, söyleyelim bir çiğ köfte,
yiyelim beraber. Sonra ben sana aç
romantik bir müzik dans edelim beraber
demiyorum ki. Gel diyorum; açalım bir hip-
hop kopalım beraber. Sonra ben sana gel
sinemaya gidelim, güzel filmler izleyelim,
gezelim beraber demiyorum ki salak. Gel
diyorum, al formaları maça gidelim,
bağıralım avazımız çıktığı kadar. Sonra ben
sana karda güzel fotoğraflar çektirelim,
kıskandıralım insanları demiyorum ki. Gel
diyorum al şu kar topunu fırlatalım beraber
milletin kafasına. Sonra diyorum gezelim
kaykayla, basketbol maçı yapalım beraber.
Ben demiyorum ki sana; Mükemmel bir çift
olalım, kusursuz, harika anlaşalım. Benim
istediğim gibi mükemmel bir adam ol. Ben
diyorum ki sana; gel benimle hayatını yaşa.
Kimsen o ol, değiştirme kendini, doğal
olalım. Ne istiyorsak onu yapalım. Gel
diyorum bak, söylüyorum. Gel; boşverelim
insanları, keyfimize bakalım, mutlu
olalım....
olalım, hiç ayrılmayalım, herkes bizi
kıskansın." demiyorum ki. Gel diyorum
beraber insanları boşvererek şarkı
söyleyelim diyorum. Dört dörtlük
söyleyelim de demiyorum ki. Bilmediğimiz
yerleri sallarız Allah ne verdiyse. Ben sana
gel beraber yemek yapalım, mükemmel
kekler pişirelim demiyorum ki. Mahvedelim
edelim; yemeği de mutfağı da. Ama
yiyelim yine de biz yaptık diye. Sonra gel
harika bir hayatımız olsun demiyorum ki.
Kavga edelim, ayrılalım. Aşkı
kuvvetlendiren ayrılıklar değil midir zaten?
İşte, olsun. Sıkıcı bir beraberlik olmasın.
Kavga da olsun arada. Beraber kitap
okuyalım, kültürlü iki çift olalım demiyorum
ki ben sana. Gel diyorum, beğendiğimiz
kitapları alalım kültürlü olmak mı? Boşver.
Zevkimize uygun okuyalım. Sadece beraber
okuyalım diyorum. Sonra ben sana
numaradan korku filmi izleyelim böylece
sana sarılabileyim, romantik olur
demiyorum ki. Gel diyorum, ya komik bir
film izleyelim kahkahalarla eğlenelim. Ya da
hüzünlü bir filmle göz yaşlarına boğulalım.
İçimizden nasıl geliyorsa yani. Sonra ben
sana romantik akşam yemekleri yiyelim,
sen bana çiçekler al, öp beni demiyorum ki.
Gel diyorum, söyleyelim bir çiğ köfte,
yiyelim beraber. Sonra ben sana aç
romantik bir müzik dans edelim beraber
demiyorum ki. Gel diyorum; açalım bir hip-
hop kopalım beraber. Sonra ben sana gel
sinemaya gidelim, güzel filmler izleyelim,
gezelim beraber demiyorum ki salak. Gel
diyorum, al formaları maça gidelim,
bağıralım avazımız çıktığı kadar. Sonra ben
sana karda güzel fotoğraflar çektirelim,
kıskandıralım insanları demiyorum ki. Gel
diyorum al şu kar topunu fırlatalım beraber
milletin kafasına. Sonra diyorum gezelim
kaykayla, basketbol maçı yapalım beraber.
Ben demiyorum ki sana; Mükemmel bir çift
olalım, kusursuz, harika anlaşalım. Benim
istediğim gibi mükemmel bir adam ol. Ben
diyorum ki sana; gel benimle hayatını yaşa.
Kimsen o ol, değiştirme kendini, doğal
olalım. Ne istiyorsak onu yapalım. Gel
diyorum bak, söylüyorum. Gel; boşverelim
insanları, keyfimize bakalım, mutlu
olalım....
4.12.2013
Kimsesizlik
Haklısın ilk zamanlar yalnızlık güzel gelebilir hele de
asosyal biriysen ama sonra bi süre sonra insan sıkılır bunalır. Yalnızlık
Allah'a mahsustur denir ve insan yalnız olmayı değil kimsesizliği seçer. Seçilen
bu kimsesizlik insana zor gelir bi zaman sonra. Ama etrafına bakar ki kimse
kalmamış yanında. Kimsesizliği seçerken etrafında kim var kim yok ezip
geçmiştir. Üzdüm mü, ağlattım mı diye düşünmez. Tek isteği tek kalmak kimse
olmadan kafasını dinlemek belki de. Böyle insanlar yaşama ayak
uyduramayanlar dır bi zamanda da. Yaşamın yorucu, gürültülü etkisinden kurtulmak
huzur budur bazen. Ama her ne olursa olsun insan yalnız kalamaz ve yapamaz..
4.05.2013
Biraz...
Bana Şiir Yazabilir misin?
Şairlerin hepsini kıskandıran
İçinde aşk sözcükleri bol olan
Her okuduğumda beni benden alan…
Beni anlatabilir misin sürekli
Gördüğün herkese
İnandırır mısın seni büyülediğime
Hayallerinin en güzel sahnelerine
Beni alır mısın?
Benle uyanıp, uykuya benle dalar mısın?
Çiçek evet evet kıpkırmızı
Güller alır mısın?
Kapıma bıraka bilir misin?
Sokak lambasının ışığında dikilip
Penceremi seyre dalar mısın?
Uykusuz kalır mısın benim için
Yemeden içmeden kesilip
Avare dolaşır mısın sokaklarımda..
Biraz başımı okşar mısın?
Saçlarıma ellerini dolar mısın?
Yüzümü avuçlarına alır mısın?
Alnımın çatına bir buse koyar mısın?
Öyle çok değil
Beni Biraz.. hatta az…
Çok az sevebilir misin?
O palyaço benim!
Adamın biri doktora gider. Doktora derki, hastayim, hayattan zevk alamiyorum.Açlar aklima geliyor, yemek yiyemiyorum. Çiplaklar hatirima geliyor, Onlarla birlikte üsüyorum. Her cinayette kendimi suçlu buluyorum.
Her katil biçaginin kabzasini sanki benim ellerim tutmustur. Her atilan kursun benim kalbime saplaniyor. Bütün bu toplumun suçlari benim omuzlarima yüklenmis. Artik gülmesini unuttum.
Doktor, hastasini omuzundan tutar, pencerenin önüne getirir, perdeyi aralar, parmagiyla karsi duvardaki afisi gösterir.Bu afiste, bir sirk palyaçosunun reklami vardir.
Azizim, der, su palyaçoyu görüyor musun? Tavsiye ederim, her gece bu palyaçonun gösterilerine git. Bütün kederini, elemini, derdini unutursun. Gülmeyi, kahkahayi ögrenirsin. Hayattan yeni bastan zevk almaya baslarsin.
Hasta basini eger ;
Doktor, der, iste o palyaço benim!
Aziz Nesin
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)