5.09.2013

Mİ?

İnsan değer verdiği şeyden kopabilir mi? Yâda bu ne kadar kolay olur? Zorunda kaldıysa katlanabilir mi? Bu acı içini sızlatmaz mı? En değerlisini bir kenara bırakıp gidebilir mi? Kırılır mı, incilir mi diye düşünür mü? Onu tek bırakırken karanlıktan korkar diye düşünmez mi? O çok uzaklara giderken geride kalan ne kadar uzaktadır hiç düşünür mü? Gidip de dönmemezlik yapar mı? O gitse de kalan sağlam mıdır? Zaman bir çocuğun katili olamaz mı? Üzer mi üzülür mü? Yalnızlığa terk ettiği üşür mü? Tek başına bu koca şehirle başa çıkabilir mi? Bir gün döneceğini bilse de döner mi? zamanını bekler mi? Değer verdiği şeyi unutur mu? Zaman onun en kötü dostu olur mu? Acır mı? Sever mi? Unutur mu? Konuşur mu? Yer mi? İçer mi? Üşür mü? Karanlıktan korkar mı? Peki ya kimsesizlikten? Yalnızlık onun en kadim dostu olur mu? Olsa da zamanı gelince ondanda ayrılır mı? Düşünmez mi hiç değerlisini? Acımaz mı ona? Pisliklerle dolu şehre onu hapsederken bıraktığı kalbi çiğneyerek gittiğini ve o kalbin o gelmeden düzelmeyeceğini düşünmez mi? Peki ya giden değer verdiği şeyden uzak kalmaya dayanabilir? içi yana yana her an onu düşüne düşüne gittiğine değer mi?  zaman gelse her şey bitse yollar ayırdığı gibi yollar birleştirse. Yollar peki ya onlar acımaz mı bu iki varlığa? Ayrılıklara düştüğünü düşünmez mi? Yâda değerlinin bi anı gelse oyun sona erse son nefesini verse bunun vebalini giden yüklene bilir mi?  İmkansızlığı yener mi? Son nefesten önce yetişir mi? Korkma ben varım der mi? Tamda yardıma ihtiyacı olduğu anda? Yada o anlarda hala yalnızlıktan mı yardım diler? Yalnızlıkta kimsesi olmamıştır onu anlar. Gelen yok giden yok. Selam yok. Değer veren yok, verilen yok. Aradan zaman  geçse, geçse, geçse. Uzaklardaki gelse ki değerliği bıraktığı yerde kıpırdamadan öylece oturuyor. Sevgisi daha artmaz mı? Özlemini gidermek için sarılmaz mı? Yapamadı. Neden yapamadı? Sevgi mi bitmişti? Aşk mı yok olmuştu? Haline mi acımıştı? Gördüğü tablo karşısında şaşkınlık mı geçirmişti? Hangisiydi? Yoksa artık sarılsa da sevse de bu tek taraflı mı olmuştu? Giden unutulmuş muydu? Kalan bütün bu acıları unutacak mıydı? Aslında tamda karşısındaydı. Elini uzatsa tutacak işte? Bir ses kadar nefes kadar yakın. Nasıl yapacaktı ki? Biliyordu o eli bir kere tutsa bir daha bırakmayacaktı. Ama yine mecburiyetler girebilirdi araya. Tekrar tekrar aynı acıya nasıl dayanacaktı. Yapabilir miydi? Yada sonrayı düşünmeden o eli tutmalı mıydı? Sonuç ne olursa olsun tutmalı mıydı? Birden düşünmedi sanki bir buz parçası gibiydi. Sonra birden güneş doğdu ve sanki o buzu eritti. Elini uzattı. Giden tuttu. Sarıldı. İşte o günlerce aylarca yıllarca özlediği sevgi şefkat buydu. Ve onu bulmuştu. Sol tarafındaki acıda son bulmuştu. İçindeki organları sanki tekrar can bulmuştu. Uzun zamandır belki ilk defa yüzü gülüyordu. Evet, evet gülüyordu. Özlem duyduğu her şey sona ermişti. O gelmişti. Artık mutluydu. Sarıldı sarıldı sarıldı. Bunu yaparken hiç bişey düşünmemeye çalıştı ve yapabildi bunu. Biran boş bulundu yere düştü. Her şeyin bittiğini sandı giden. O ölüyordu. Kalanın yüzünde tatlı bir tebessüm kalmıştı yaşadığı bütün acılara rağmen ve son sözler dökülmüştü ağzından: seni seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

Hayatın İçinden